SAYFA: (2)
1917-1943
Yılları Arasındaki Edebiyât Dönemi
Sovyet
dönemi Karaçay-Malkar edebiyâtı, Bolşevik ihtilâli sonrasında gelişme gösteren
matbuat yani gazetecilik ve kitap basma faaliyetleriyle başlamıştır. Bolşevikler bir
yandan Menşeviklere karşı silahlı mücadele yürütürken bir yandan da yerli halkı
yanlarına çekmek için geniş çaplı propaganda faaliyetlerine başlamışlardır. Bu
amaçla Batalpaşinski [bugünkü Çerkessk] şehrinde bir matbuat teçhizatı
kurmuşlardır. Bolşevikler elbette bu matbuat teçhizatını Karaçay-Malkar
Türklerinin medenî seviyesini yükseltmek için değil, Bolşevik hareketini ve Sovyet
rejimini daha hızlı ve yoğun bir şekilde benimsetmek, yaygınlaştırmak ve uzun
vadede Ruslaştırma siyasetini etkin kılmak için kurmuşlardır.
|
Said Halil | Ömer Ali | Kurman Gürcü | Hasan Appa |
Karaçay'daki
Bolşevik İhtilâli ve Komünist Hareketin Liderleri
Karaçay-Malkar
Türklerinde ilk matbuat faaliyetleri 4 Temmuz 1918 tarihinde Batalpaşinski şehrinde
Komünistlerin yayın organı olan “İzvestiya Sovyetov Narodnıh Deputatov” [Halk
Temsilcileri Konseyi Bülteni] adlı gazetenin yayınlanmasıyla başlamıştır. Rusça
yayınlanan bu gazetede daha çok Bolşevik hareketi anlatılmakta ve halkı bu harekete
davet eden tarzda haberler ve makaleler yayınlanmaktadır. 1920 yılı Nisan ayında bu
gazetenin adı “Krasnıye Gorı Kubani” [Kızıl Kuban Dağlıları] şeklinde
değişmiştir. Daha sonra bu gazete ileriki yıllarda da yayın hayatına devam edecek ve
1957 yılında “Leninskoye Znamya” [Lenin Bayrağı] adını alacaktır
[Bilimgotlanı-Laypanlanı, 1975:158-161].
Millî
alfabenin teşkili ve ana dilde eğitimle ilgili 1923 yılında İssi-Suv [bugünkü
Pyatigorski] şehrinde bir toplantı düzenlenir. Toplantıda Karaçay-Malkar Türkçesi
için alfabe çalışmaları yapılır ve Karaçay-Malkar’da faaliyet gösteren Rus
okullarında çeşitli derslerin ana dilde öğretilmesi yönünde bir müfredat programı
hazırlanır. Toplantının sonunda daha önceden İsmail Akbay, İsmail Abay, Ömer Ali
ve Muhammet Eney’in Arap alfabesinden ıslah ederek hazırladıkları bir alfabe kabul
edilir. Bunu müteakip 1923 yılında Ömer C. Ali’nin “Qaraçay Elible” [Karaçay
Alfabesi] ile 1924 yılında Muhammet Eney’in “Malkar Alifbi” [Malkar Alfabesi]
adlı kitapları yayınlanır. Bilâhare İsmail Akbay’ın 1916 yılında yayınlanan
“Ana Tili” [Ana Dili] adlı kıraat bilgilerini ihtiva eden ilk okuma kitabı yeniden
düzenlenip genişletilerek 1924 yılında tekrar yayınlanır [Hapayeva, 1993:138-147].
Bunu
müteakip, 1922 yılından itibaren Batalpaşinski şehrinde Rusça yayınlanmaya
başlayan “Gorskaya Bednota” [Fakir Dağlılar] gazetesi ile yayın hayatına 1924
yılının ilk yarısında başlayan “Gorskaya Jizn” [Dağlı Hayatı] gazetesinin
muhtelif sayfalarında ve dağınık bir şekilde Karaçay-Malkar Türkçesiyle ilk defa
haberler, makaleler, şiirler ve hikâyeler yayınlanmaya başlar. Daha sonra “Gorskaya
Bednota” [Fakir Dağlılar] gazetesinin bir tam sayfası Karaçay-Malkar Türklerine
tahsis edilir.
Genel
olarak Rusça yayınlanan bu gazetelerin bünyesinde gerçekleştirilen bu kısa deneme
sürecinden sonra 19 Ekim 1924 tarihinde Batalpaşinski şehrinde tamamı Karaçay-Malkar
Türkçesiyle “Tawlu Caşaw” [Dağlı Hayatı] adında ilk Karaçay-Malkar gazetesi
yayınlanmaya başlamıştır.
Profesyonel
bir gazeteci olan İslâm Hubiy’in 1925 yılında “Tawlu Caşaw” [Dağlı Hayatı]
gazetesinin başına gelmesinden sonra bu gazete hem kalite, hem de tiraj bakımından bir
yükselme göstermiş, halk tarafından da büyük ilgi görmeye başlamıştır.
Tawlu
Caşaw [Dağlı Hayatı] Gazetesi
Halkın
bu gazeteye ilgisini yansıtmakla birlikte çok önemli başka bir noktayı tespit etmek
bakımından Karaçay’da Cögetey köyünden Muhammet Temirez adlı bir vatandaşın
gazeteye göndermiş olduğu mektup oldukça ilginçtir. Mektupta şöyle denilmektedir:
“Rüyada gibiyim. Bir gün elime “Tawlu Caşaw” [Dağlı Hayatı] gazetesinin bir
sayısı geçti. Gazeteyi elime aldığımda önce ‘Hayret bu zamanda, bu Türk gazetesi
de nereden çıktı ve buraya nasıl gelmiş’ diye şaşırdım. Sonra gazeteyi okumaya
başladım. Okudukça gözlerime inanamadım. Çünkü Türkiye’den geldiğini
sandığım gazetedeki yazıları okuduğumda ağzımdan çıkan sözcüklerin kendi ana
dilimde olduğunu fark ettim. O kadar heyecanlandım ve sevindim ki ‘Artık benim
milletim cahil değil, milletimin ana diliyle yayınlanan bir gazetesi var’ diye
bağırarak sokak ortasında dans etmeye başladım.”
Tawlu
Caşaw [Dağlı Hayatı] ve Tawlu Carlıla [Dağlı Fakirler] Gazeteleri
Bu
kısa anekdotta görünüş itibariyle sıradan bir vatandaşın “Tawlu Caşaw”
[Dağlı Hayatı] gazetesine karşı ilgisi ve sevinci yansıtılmaktadır. Arka planda
ise sıradan bir vatandaş vasıtasıyla Karaçay-Malkar Türklerinin Sovyet rejimi
öncesinde okuma yazması ve matbuatı olmayan gayri medenî bir toplum olduğu, Sovyet
rejimi sonrasında ise cahillikten kurtularak medenî bir hayata kavuştuğu propagandası
vardır. Halbuki yine bu kısa anekdotun bizzat kendisi bu propagandayı satır
aralarındaki ifadelerle hükümsüz kılmaktadır. Şöyle ki, bu mektubu yazan şahsın
ifadelerinden, Karaçay-Malkar Türklerine mensup sıradan bir vatandaşın bile Sovyet
rejimi öncesinde kendi deyimiyle “Türk” yani “Türkiye” gazetelerinden haberdar
olduğu ve bu gazeteleri takip ettiği, en önemlisi de bir Türk gazetesini okuyup
anlayabilecek kadar Türkiye Türkçesi bildiği anlaşılmaktadır. Yani bu tespit,
Karaçay-Malkar Türklerinin Sovyet rejimi sayesinde okuma yazmayı öğrenerek medeniyete
kavuştukları yalanını açıkça ortaya koymaktadır. Burada Sovyet rejiminin
Karaçay-Malkar Türkçesiyle gazete yayınlayarak yaptığı iş, o dönemde mantar gibi
çoğalan Türkçe’nin yazı dillerine bir yenisini daha eklemek suretiyle
Karaçay-Malkar Türklerinin başta Türkiye olmak üzere bütün Türk Dünyasıyla olan
bağlarını koparmaktır.
Qızıl
Qaraçay [Kızıl Karaçay] Gazetesi
“Tawlu
Caşaw” [Dağlı Hayatı] gazetesinin kurulması ve yayın faaliyeti aşamasında aktif
görev alan İsmail Akbay, Ömer C. Ali, İslâm Hubiy, İsa Karaköt, Hazret Örten, Esat
Bici, Abidat Botaş, Abdülkerim Batça, Davut Baykul, Hasan Appa, Hasan Bostan ve daha
birçok millî aydın büyük bir heyecanla bu gazetede makalelerini, şiirlerini ve
hikâyelerini yayınlamaya başlamışlardır. Tabiatıyla Sovyet rejimi döneminde
faaliyet gösteren bu gazetenin Sovyet rejimine aykırı bir yayın yapması
düşünülemez. Bu itibarla yayınlanan bütün şiir ve yazıların muhtevası da
rejimine uygun konuları ihtiva etmektedir.
Leninni
Bayragı [Lenin'in Bayrağı] Gazetesi
“Tawlu
Caşaw” [Dağlı Hayatı] gazetesi sırasıyla 1928 yılında “Tawlu Carlıla”
[Fakir Dağlılar], 1934 yılında “Qızıl Qaraçay” [Kızıl Karaçay] ve 1959
yılında da “Leninni Bayrağı” [Lenin Bayrağı] adlarıyla 1991 yılına kadar
yayın faaliyetine devam etmiştir. 1991 yılında “Qaraçay” [Karaçay] adını alan
bu gazete haftada iki gün olmak üzere halen yayın hayatına devam etmektedir
[Bilimgotlanı-Laypanlanı, 1975:162-166, 168, 170, 178, 183; Xubiylanı vd., 1988:56].
Qaraçay
[Karaçay] Gazetesi
Malkar Türklerindeki
gazetecilik faaliyetleri ise Haziran 1921 tarihinde Nalçik şehrinde Komünist Partisinin
yayın organı olan "Krasnaya Kabarda" [Kızıl Kabardey] adıı gazetenin
yayınlanmasıyla başlamıştır. Bu gazete de tamamen Rusça olarak yayınlanıyor ve
Bolşevik ihtilâli ile Komünist ideolojiyi propaganda eden haber ve makaleleri ihtiva
ediyordu. Bu gazete Haziran 1924 tarihinden itibaren "Karaxalq" [Fakir, Avam,
Emekçi] adıyla Rusça, Karaçay-Malkar Türkçesi ve Kabardeyce yayınlanmaya
başlamıştır. Baş yazarları Tavso
Beppay ve Sohta Nasta olan bu gazetede Elcorka Akşayak, Muhammet Tsora, Salih Şava, Habu
Katsi, Ahmet Bözü, İshak Guze, Çomay Uyana, Muharbiy Nöger, Hamit Temmo, Bert Gurtu,
Azret Hola, Minaldan Şava gibi Malkarlı aydınların makaleleri yayınlanmıştır.
|
Tavso Beppay | Ahmet Bözü | Muhammet Tsora |
Bu
gazete
daha sonra sırasıyla 1931
yılında "Leninçi Col" [Lenin Yolu], 1957 yılında "Kommunizmge
Col" [Komünizm Yolu] ve son olarak da “Zaman” adlaryla yayınlanmıştır. Söz
konusu bu gazete halen Karaçay-Malkar Türçesiyle Nalçik şehrinde “Zaman” adıyla
yayın hayatına devam etmektedir.
Zaman
Gazetesi
Sovyet
dönemi Karaçay-Malkar edebiyâtının ilk dönemlerinde şiir ve nesrin ana teması
Bolşevik ihtilâlini ve sonrasında kurulan Sovyet rejimini halka anlatmak ve
benimsetmektir. Başta İsa Karaköt ve Hazret Örten olmak üzere Davut Baykul, Hasan
Bostan ve diğerleri Bolşevik ihtilâlini sevinçle karşılamışlar, yeni kurulan
Sovyet rejiminin iyiliğini ve rahatlığını öven coşkulu şiirler yazmışlardır.
Ömer C. Ali ve İslâm Hubiy daha çok sosyal ve iktisadî konularla ilgili makaleler
yazarken, Gemma Geben, Abidat Botaş, Abdülkerim Batça ve Hasan Appa ise piyes, hikâye
ve roman gibi nesir türünde eserler vermişlerdir.
Bu
eserlerde Karaçay-Malkar Türklerinin Bolşevik ihtilâli öncesindeki hayatı ile Sovyet
hayatının mukayesesi ön plandadır. Sovyet dönemi öncesinde Karaçay-Malkar
Türklerindeki sosyal tabakalar arasındaki çatışmalar anlatılmakta, Sovyet rejimi
sayesinde fakir halkın zengin beylerin zulmünden kurtuldukları vurgulanmakta, bazı
âdet ve geleneklerin bozukluğu, kötülüğü ifade edilerek millî değerler
aşağılanmakta, dinin kültürü ve sanatı gerilettiği, milletin gelişmesinin
önünde bir engel olarak durduğu işlenmektedir.
Bolşevik
ihtilâli öncesinde daha çok dinî manzumeleriyle tanınan Kâzım Möçü ile
Karaçay-Malkar Türklerinin en meşhur halk şairlerinden biri olan Kasbot Koçkar da
yeni Sovyet düzenini destekleyici mahiyette şiirler yazmışlardır. Bu dönemde İsa
Karaköt’ün “Caññı Şiirle” [Yeni Şiirler] adlı şiir kitabı yayınlanır.
Arap harfleriyle ve Karaçay-Malkar Türkçesiyle 1924 yılında Moskova’da yayınlanan
bu kitap Sovyet dönemi Karaçay-Malkar edebiyâtının ilk şiir kitabı olarak kabul
edilmektedir [Xubiylanı vd., 1988:56].
Karaçaylı
yazar İslâm Hubiy’in başkanlığında 9 Ağustos 1927 tarihinde Karaçay-Çerkes
Şair ve Yazarlar Birliği kurulur. Bu teşkilatın yönetiminde İslâm Hubiy’in
dışında yine Karaçaylı kadın şair ve tiyatro yazarı Abidat Botaş ile Çerkes
şair ve yazarlar Muhammet Dışekov ile Halit Astajev bulunuyordu. Bu teşkilat bir yıl
kadar faaliyet gösterdikten sonra 1928 yılında Çerkeslerden ayrı bir Karaçay Şair
ve Yazarlar Birliği kurulmuştur. Bu teşkilatın şiir bölümünü İsa Karaköt ile
Esat Bici, nesir bölümünü Abdülkerim Batça, tiyatro ve piyes bölümünü de Gemma
Geben ile Abidat Botaş yürütmüşlerdir [Xubiylanı vd., 1988:59].
Ruslar
1926 yılında Sovyet hâkimiyeti altında yaşayan Türkler ile Türkiye arasındaki
bağları koparmak için Arap kaynaklı Türk alfabesi yerine Latin alfabesi kullanma
mecburiyeti getirmişlerdir. Bu tarihten sonra, İsmail Gaspıralı’dan beri millî
birlik yolunda gayretler gösteren ceditçi aydınların Türk Dünyasında İstanbul
Türkçesini dikkate alan ortak bir edebî dil meydana getirme çalışmalarının aksine
Sovyet rejiminin yerleşip yaşayabilmesi için mahallî şiveleri öne çıkaran ve Türk
topluluklarının isimleriyle anılan yeni diller yaratma faaliyetleri çok büyük önem
kazanmıştır.
“Tawlu
Caşaw” [Dağlı Hayatı] gazetesi ve diğer bütün matbuatın 1926 yılında Latin
alfabesine geçmesiyle birbiri ardına kitaplar yayınlanmaya başlamıştır. İsmail
Akbay’ın “Orus Tilden Qaraçay Tilge Tılmaç Kitabı” [Rusça-Karaçayca Sözlük,
Batalpaşinski, 1926] adlı eseri, Esat Bici’nin “Bilim” [Bilim, 1926], Hazret
Örten’in “Caññı Cırla” [Yeni Şarkılar, Rostov-Don, 1927] ve “Erkinlikni
Ciltinleri” [Hürriyet Kıvılcımları, 1929], İsa Karaköt’ün “Revolüsiyon
Cırla” [İhtilâl Şarkıları, Kislovodsk, 1931] adlı şiir kitapları, Ömer C.
Ali’nin “Caññı Qaraçay Elible” [Yeni Karaçay Alfabesi, Moskova, 1927] ve
“Birlikde Tirlik” [Birlikte Dirlik, 1929] adlı eserleri, Ömer Bayramkul’un
“Qaraçay Tilni Grammatikası” [Karaçay Dilinin Grameri, 1931] adlı eseri, Hasan
Appa’nın “Qara Kübür” [Kara Sandık, Mikoyan-Şahar, 1935, 1936, 1937] adlı
romanı, “Almanax-Qaraçay Sovyet Xudojestvo Literaturanı Ülgüleri” [Karaçay
Sovyet Sanatı ve Edebiyâtından Örnekler, Mikoyan-Şahar, 1936] adlı eser
yayınlanır. Bu kitapta Hasan Appa’nın “Qara Kübür” [Kara Sandık] adlı
romanından bölümler, İsa Karaköt, Hazret Örten ve Davut Baykul’un şiirleri,
Abdülkerim Batça ve Abidat Botaş’ın hikâye ve piyesleri, Mihail Lermontov’un
“Demon” [Şeytan] ve Maksim Gorki’nin “Pesnya o sokole” [Şahinin Şarkısı]
adlı eserlerinin Esat Bici tarafından Karaçay-Malkar Türkçesine yapılan tercümeleri
yer almaktadır. Yine Karaçaylı şairlerin müşterek hazırladıkları “Nazmula”
[Şiirler, Mikoyan-Şahar, 1937] “Cırla bla İynarla” [Şarkılar ve Maniler,
Mikoyan-Şahar, 1938], “Cırla bla Nazmula” [Şarkılar ve Şiirler, Mikoyan-Şahar,
1938], “Qaraçay Poetleni Almanaxı” [Karaçay Şairler Almanağı, 1940], “Stihi i
Pesni” [Şiirler ve Şarkılar, Pyatigorsk, 1940] ve daha birçok eser yayınlanır
[Xubiylanı vd., 1988:9, 56; Qaralanı-Borlaqlanı, 1990:6].
Bu
eserler genellikle Bolşevik ihtilâli, Lenin, Stalin, Komünist Parti, Kızıl Ordu,
kadınların durumu ve toplumun büyük baskısı altında olmaları, kız çocuklarının
aileleri tarafından okutulmayarak özellikle cahil bırakılmaları gibi konuları ihtiva
etmektedir.
Bu
dönemde yayınlanan Ömer C. Ali’nin “Caññı Qaraçay Elible” [Yeni Karaçay
Alfabesi, Moskova, 1927] adlı kitabında Arap ve Latin harfleriyle karşılaştırmalı
olarak verilen alfabe ve kıraat bilgilerinin yanı sıra Sovyet rejimini propaganda eden
şiirler ve metinler de yer almaktadır.
Caññı
Qaraçay Elible [Yeni Karaçay Alfabesi]
Hazret
Örten’in “Caññı Cırla” [Yeni Şarkılar, Rostov-Don, 1927] adlı kitabı
baştan sonra Bolşevik ihtilâli öncesi Karaçay-Malkar Türklerinin toplumsal
yapısını eleştiren ve Sovyet rejimini öven tarzda şiirleri ihtiva etmektedir.
Caññı
Cırla [Yeni Şarkılar]
Ömer
Bayramkul’un “Qaraçay Tilni Grammatikası” [Karaçay Dilinin Grameri, Kislovodsk,
1931] adlı ilmî çalışması aynı zamanda Karaçay-Malkar Türkçesiyle yazılmış
ilk gramer kitabıdır.
Qaraçay
Tilni Grammatikası [Karaçay Dilinin Grameri]
Oldukça
ilginç olan bu kitabın başında Sovyet rejimine uygun bir önsöz yazılmış olmakla
birlikte eserin muhtelif yerlerinde Türk dünyasının dil ve edebiyât alanında
birleşmesi gerektiği ifade edilerek üstü kapalı da olsa Türk milliyetçiliği fikri
savunulmaktadır. Meselâ eserin 6. sayfasında şu ifadeler yer almaktadır: “Karaçay
dili Türk dillerinden biridir. Karaçay ve Malkar dili arasında ise farklılık yok
gibidir. Bu dilde yaklaşık yüz bin kişi konuşmaktadır. Bununla birlikte
Karaçay-Malkar dilini bilen bir kişi pek çok Türk halkıyla hiç zorlanmadan konuşup
anlaşabilir; Kırım Tatar, Nogay, Kazan Tatar, Özbek, Türkmen, Azerbaycan ve Osmanlı
Türklerinin dilleri Karaçay-Malkar diliyle aynı köktendir. Bu dillerin bir kısmında
edebiyât ve bilim gelişmiş vaziyettedir. Karaçay’ın edebiyâtını da bunlarla
birleştirmek gerekir. Çünkü Sovyet rejimi sayesinde kendi ana dilimizle okuma ve
eğitim yapma imkânımız olmakla birlikte Karaçay ve Malkarlıların nüfusu az
olduğundan ana dilde edebiyât teşekkül ettirmek çok zordur. SSCB’de yaşayan Türk
halklarının alfabelerini ve imlâlarını muadil kılmak için Türkoloji kurultayları
yapılmaktadır. Alfabe ile imlâ aynı olursa Türk halkları birbirlerinin kitaplarını
rahatça okuyup anlayabileceklerdir.” Ömer Bayramkul’un eserinde dönemin tehlikeli
şartlarına rağmen böylesine cesur bir şekilde Türk birliği fikrini ortaya koyması
bizi hayrete düşürmekte ve aynı zamanda gururlandırmaktadır.
Ömer
Bayramkul'un Karaçay-Malkar Türkçesi ve Edebiyâtı Hakkındaki Düşünceleri
Bu
dönemde Karaçay-Malkar Türkçesiyle yazılıp sahneye konulan piyeslerin çokluğu da
dikkat çekmektedir. Bu piyeslerin konusu genellikle Sovyet rejimi öncesi Karaçay-Malkar
Türklerinin toplum yapısındaki sosyal tabakalar arası çatışmalar, Bolşevik
ihtilâli ve Bolşevik-Menşevik çatışmalarıyla ilgilidir. Meselâ Ali Korkmaz’ın
“Qızıl Askerni Tamadasın Kadetlege Cesirge Tüşgeni” [Kızıl Ordu’nun
Komutanının Menşeviklere Esir Düşmesi, 1929] adlı bir perdelik piyesi ve Abdülkerim
Batça’nın “Axmat-Batır” [Ahmet-Batır, 1933] adlı beş perdelik piyesi ile
Barasbiy Çotça’nın “Urlaññan Murat” [Çalınan Murat, Mikoyan-Şahar, 1936]
adlı altı perdelik piyesi bunların başında gelmektedir.
Ali
Korkmaz’ın eserinde Karaçay’daki Bolşevik kuvvetlerinin komutanı olan Davut’un
Menşeviklere esir düştüğü fakat her türlü baskı ve işkenceye rağmen
Bolşeviklik davasından vazgeçmediği anlatılmaktadır. Menşevikler esir aldıkları
Davut’u önce parayla satın almaya çalışırlar fakat buna muvaffak olamayınca
türlü işkenceler yaparlar. Ancak Davut yine de davasından dönmez. Eserinde sonunda
ise Bolşevik kuvvetleri yetişerek Davut’u Menşeviklerin elinden kurtarırlar.
Abdülkerim Batça’nın eserinde yine Bolşevik ihtilâli ve Sovyet rejiminin kurulması
sırasında yaşanan mücadeleler anlatılmaktadır [Qaralanı, 1978:195-198].
Barasbiy
Çotça’nın “Urlaññan Murat” [Çalınan Murat] adlı eserinde ise Bolşevik
ihtilâli öncesinde Karaçay-Malkar Türklerinin toplum yapısı proleter bir bakış
açısıyla anlatılarak sosyal tabakalar arasındaki çatışmalar sergilenmekte,
yönetime hakim olan beyler sert bir şekilde eleştirilmektedir. Eserin sonunda Bolşevik
ihtilâliyle birlikte beylerin zulmünden kurtulan fakir halkın sevinci anlatılmakta ve
perde enternasyonal marşıyla kapanmaktadır [Çotçalanı, 1936:3-38].
Urlaññan
Murat [Çalınan Murat]
Bu
dönemde millî şair ve yazarların Komünist Partinin istediği etkide eserler ortaya
koyamadıklarından olsa gerek, Komünist Partinin direktifleri doğrultusunda Sovyet
rejimini ve Rus kültürünü benimsetmek amacıyla gerek Sovyet dönemi öncesi ve
gerekse Sovyet dönemi sonrası birçok Rus şair ve yazarın eserlerinin Karaçay-Malkar
Türkçesine tercüme edilerek yayınlandığı görülmektedir.
İsa
Karaköt başta “Enternasyonal” marşı olmak üzere “Smelo, tovarişçi, v nogu”
[Haydi Yoldaşlar Hep Birlikte Yürüyelim] gibi birçok Bolşevik marşını, A.
Puşkin’in “Uznik” [Esir] ve “Tuçi” [Bulutlar], M. Lermontov’un “Şairin
Ölümü” adlı eserlerini tercüme ederek yayınlamıştır. Rus şair ve yazarların
eserlerini Karaçay-Malkar Türkçesine tercüme etmedeki ustalığıyla meşhur olan Esat
Bici ise İvan Krılov’un “Lebed, Rak i Şçuka” [Kuğu, Yengeç ve Balık],
“Vorona i Lisitsa” [Karga ile Tilki] ve “Prohojiye i Sobaki” [Yolcular ve
Köpekler] adlı manzûm hikâyelerini, M. Lermontov’un “Demon” [Şeytan] adlı
şiirini, Maksim Gorki’nin “Pesnya o
burevestnike” [Martı Kuşunun Şarkısı] ile “Pesnya o sokole” [Şahinin
Şarkısı] adlı eserlerini tercüme ederek yayınlamıştır. Ali Hasan da Dimitri
Mamin-Sibiryak’ın “Akboz At” adlı hikâyesini Rusça’dan tercüme ederek
yayınlamıştır [1928]. Bunların dışında yine birçok Rus şair ve yazarın
çeşitli eserleri bölümler halinde tercüme edilerek ders kitaplarına konulmuştur.
Meselâ Lev Tolstoy’un “Kavkazskiy Plennik” [Kafkas Esiri] ve Anton Çehov’un
“Kaştanka” [Kestane] adlı eserleri bunlara birkaç örnektir [Xubiylanı vd.,
1988:57].
|
Aleksandr Puşkin | İvan Krılov | Mihail Lermontov | Lev Tolstoy |
|
Anton Çehov | Aleksandr Serafimoviç | Mihail Şolohov | Anatoli Lunaçarski |
Kaynak: http://www45.brinkster.com/karachaymalkar/sovyetdonemindekarachaymalkaredebiyati.08.htm |