SAYFA: (6)
Sovyet
dönemi Karaçay-Malkar edebiyâtının ilk temsilcilerinden biri olan Said Otar
[1903-1975] yüksek tahsilini Rusların Batalpaşinski [bugünkü Çerkessk] şehrinde
açmış olduğu Öğretmen Okulunda yapmıştır. 1924 yılında memleketine döndükten
sonra uzun yıllar öğretmenlik yapmış, ders kitapları yazmakla meşgul olmuştur.
1958-1963 yılları arasında Bilimsel Araştırmalar Enstitüsünde görev yapmış, bu
süre zarfında halk edebiyâtı ürünlerinin derlenip toplanmasında büyük emek sarf
etmiştir.
Said
Otar [1903-1975]
Edebî
çalışmalarına 1926 yılında başlayan Said Otar’ın ilk şiirleri Nalçik şehrinde
çıkarılan “Qara-Xalq” [Emekçi Halk] gazetesinde yayınlanmıştır. Çocuklar
için hazırladığı “Biz Cigitlebiz” [Biz Yiğitleriz] adlı ilk kitabı 1935
yılında yayınlanmıştır. Bu kitapta çocuklara yönelik kısa hikâyeler ve şiirler
yer almaktadır [Sozayev, 1982:91-129; Begiylanı-Ölmezlanı, 1993:135-140].
Hasan
Bostan
[1905-1942] ilk ve orta tahsilini Rus okulunda tamamladıktan sonra Komsomol Teşkilatına
girmiştir. Bunu müteakip Batalpaşinski şehrinde Öğretmenlik kurslarına
gönderilmiştir. Hasan Bostan bir süre bu kurslara devam ettikten sonra Kırım’a
giderek Simferepol [Akmescit] şehrindeki Öğretmenlik kurslarına katılmıştır.
Yüksek tahsilini tamamladıktan sonra memleketine dönerek 1928 yılında “Qızıl
Qaraçay” gazetesinde çalışmaya başlamıştır. Daha sonra 1930’lu yılların
ortalarında Komünist Partiye geçerek burada üst düzey görevlerde bulunmuştur. II.
Dünya Savaşı sırasında Kızıl Ordu saflarında Almanlara karşı savaşırken 1942
yılında cephede hayatını kaybetmiştir.
Hasan
Bostan [1905-1942]
Komünist
ideolojiye sıkı sıkıya bağlı olan Hasan Bostan’ın “Caññı Ösümge Cırla”
[Yeni Gelişmeye Şarkılar] adlı ilk şiir kitabı 1932 yılında yayınlanmıştır.
Şiirlerinde Sovyet vatanı, Lenin, Kızıl Ordu, Kolhoz Hayatı gibi rejime uygun konular
ön plandadır. 1930’lu yılların sonuna doğru komünist ideolojiyi temelden
benimsetmek amacıyla çocuklara yönelik şiirler yazmaya ağırlık vermiştir. Bunun
dışında Sovyet-Rus şair ve yazarların eserlerini Karaçay-Malkar Türkçesine
tercüme ederek yayınlamıştır [Aqbaylanı vd., 1965:235-243; Qaralanı-Borlaqlanı,
1990:94-97].
Küçük
yaşta öksüz ve yetim kalması sebebiyle çocukluğu açlık ve sefalet içerisinde
geçen Bert Gurtu [1910-2001] ilk eğitimini dayısından Arapça okuma yazma
öğrenmek suretiyle almıştır. 1925 yılında kimsesiz çocukların bakıldığı
yetiştirme yurduna gönderilmiş ve burada Sovyet rejimine sıkı sıkıya bağlı bir
komünist olarak yetiştirilmiştir. 1931 yılında Öğretmen Okulundan mezun olduktan
sonra uzun bir süre öğretmenlik yapmış, daha sonra Eğitim Bakanlığında değişik
kademelerinde görev almıştır. Karaçay-Malkar Türkçesiyle yayınlanan
“Şuyohluk” [Dostluk] dergisinin baş yazarlığını yürütmüş ve bilâhare
Kabardey-Balkar Şair ve Yazarlar Birliği Genel Sekreterliği yapmıştır.
Bert
Gurtu [1910-2001]
Edebî
faaliyetlerine 1928 yılında başlayan Bert Gurtu ilk şiirleri Sovyet rejimine uygun
muhtevayı içermektedir. Şiirlerinin birçoğunda Bolşevik ihtilâli öncesi dönemin
zenginleri ile fakir halk tabakaları arasındaki çatışmayı anlatmakta, eski dönemi
sert bir şekilde eleştirmektedir. Meselâ 1932 yılında yayınlanan “Bekir” adlı
hikâyesinde özel mülkiyetin devletleştirilmesine karşı mücadele edenleri vatan
haini olarak nitelendirmektedir. 1933 yılında yazmış olduğu “Sovyet Bayraq”
[Sovyet Bayrağı] adlı şiirinde ise eski hayat ile yeni Sovyet hayatını
karşılaştırmakta, işçi ve köylü sınıfını övmektedir.
Bert
Gurtu’nun Komünist Parti ve Komsomol Teşkilatı ile ilgili şiirleri oldukça
fazladır. Bu sayede 1934 yılında SSCB Şair ve Yazarlar Birliğine üye olarak kabul
edilmiş, böylelikle bu teşkilata giren ilk Karaçay-Malkarlı edebiyâtçı unvanını
almıştır. 1930’lu yılların sonlarına doğru az da olsa lirik ve pastoral şiirler
yazmaya başlamıştır. Puşkin, Lermontov ve Mayakovski’nin bazı şiirlerini
Karaçay-Malkar Türkçesine tercüme etmiştir [Sozayev, 1982:133, 138, 144-185;
Begiylanı-Ölmezlanı, 93:141-148; Töppelanı, 95:160-171].
Karaçay-Malkar
edebiyâtında bilhassa hikâye ve roman türünde eserler veren Salih Hoçu
[1910-1942] uzun yıllar “Qara-Xalq” [Emekçi Halk] ve “Leninçi Col” [Lenin Yolu]
gazetelerinde çalışmıştır. II. Dünya Savaşı sırasında Kızıl Ordu saflarında
Almanlara karşı savaşırken cephede hayatını kaybetmiştir.
Salih
Hoçu [1910-1942]
Edebî
çalışmalarına 1929 yılında başlayan Salih Hoçu’nun “Caññı Caşawnu
Colunda” [Yeni Hayatın Yolunda] adlı ilk şiir kitabı halk tarafından çok
beğenilmiştir. Bunu müteakip 1934 yılında yayınlanan “Atasını Caşı”
[Babasının Oğlu] adlı hikâye kitabı da büyük ilgi görmüştür. Salih Hoçu bu
hikâye kitabında ve yine 1930’lu yıllarda yayınlanan “Safar bla Revolütsiya”
[Safar ve İhtilâl], “Bu Eki Qabır Kimnidile” [Bu İki Mezar Kimlerin], “Ozdula
Zamanla” [Geçti Zamanlar] adlı hikâyelerinde Bolşevik ihtilâli ve Sovyet rejiminin
kurulması sırasında Malkar Türklerinin durumunu anlatmaktadır [Sozayev, 1982:234-283;
Töppelanı, 1995:185-191; Tolgurlanı-Şawalanı, 1995:14-18].
Sovyet
rejiminin bayraktar şairlerinden biri olan Abdülkerim Baykul [1912-?] ilk ve orta
tahsilini köyündeki Rus okulunda yapmıştır. Batalpaşinski [bugünkü Çerkessk]
şehrindeki Sovyet Parti Okulunda [Sovpartşkola] komünist ideoloji eğitimini 1931
yılında tamamladıktan sonra 1933 yılında Komünist Parti tarafından Moskova’da
yüksek tahsil yapmak üzere “Doğu Emekçileri Komünist Üniversitesi”ne
[Kommunistiçeskiy Universitet Trudyaşçihsya
Vostoka] gönderilmiştir.
Abdülkerim Baykul 1936 yılında yüksek tahsilini tamamlayıp sıkı bir komünist
olarak yetiştikten sonra memleketine dönmüştür. Bir süre Komünist Partisinde görev
aldıktan sonra 1937-1941 yılları arasında “Qızıl Qaraçay” [Kızıl Karaçay]
gazetesinde redaktör olarak çalışmıştır.
Abdülkerim
Baykul [1912-?]
II.
Dünya Savaşı sırasında Kızıl Ordu saflarında Almanlara karşı savaşmış, II.
Dünya Savaşı sona erdikten sonra bir süre Sovyet Ordusunda görev yapmaya devam
etmiştir. Sürgün hayatı sonrasında uzun yıllar “Leninni Bayrağı” [Lenin
Bayrağı] gazetesinde çalışmıştır. Edebî çalışmalarına 1937 yılında
başlayan Abdülkerim Baykul’un şiirlerinde Bolşevik ihtilâli, Lenin, Komünist
Parti, Sovyet rejimi, Sovyet vatanı vs. gibi konular ön plandadır. Sovyet rejimi
öncesindeki Karaçay-Malkar hayatını eleştiren, Sovyet rejimini öven tarzdaki üslubu
bütün şiirlerine yansımıştır. Bu yüzden de uzun bir ömür yaşadığı halde
Karaçay-Malkar edebiyâtında belli bir mertebeye ulaşamamıştır [Aqbaylanı vd.,
1965:283-305; Xubiylanı vd., 1976:59-61; Qaralanı-Borlaqlanı, 1987:162-168; Urusov vd.,
1997:82].
Küçük
yaşlardan itibaren sahne sanatlarına ilgi duyan Şaharbiy
Ebze [1913-1982]
ilk ve orta tahsilini Narsana [bugünkü Kislovodski] şehrindeki Rus okulunda
tamamlamıştır. Şaharbiy Ebze’nin 1931 yılında yazdığı ancak 1937 yılında
yayınlayabildiği “Oğurlu” [Uğurlu] adlı piyesi büyük ilgi görmüştür.
Şaharbiy
Ebze [1913-1982]
Şaharbiy
Ebze bu piyesini kendi kurduğu tiyatro grubuyla 1931 yılında Rostov şehrinde
düzenlenen I. Kuzey Kafkasya Halkları Kültür ve Sanat Yarışmasında sahneye koymuş
ve birinci olmuştur. Bu eser komedi tarzında bir piyes olmakla birlikte arka planda
Bolşevik ihtilâli övülmekte ve Sovyet rejimi müjdelenmektedir [Qaralanı-Borlaqlanı,
1990:59-65; Töppelanı, 1995:142-150].
Duygulu
ve romantik tarzdaki şiirleriyle tanınan Ömer Etez [1913-1966] yüksek tahsilini
Leningrad Üniversitesi Edebiyât Fakültesinde yapmıştır. Memleketine döndükten
sonra bir süre Komünist Partide eğitimcilik görevi yapmıştır. Ömer Etez’in 1936
yılında yazdığı “Kavkaz” [Kafkas] adlı şiiri büyük ilgi görmüştür.
Şiirlerindeki anlatım gücü ve ustaca yapılan tabiat tasvirleri dikkat çekmektedir.
Ömer
Etez [1913-1966]
Ömer
Etez 1930’lu yılların sonuna doğru hikâye yazmaya yönelmiş, “Osman ile Leyla”
adlı ilk hikâyesi 1939 yılında yayınlanmıştır. Aynı yıl kaleme aldığı
“Qayala Unutmağandıla” [Kayalar Unutmadı] ve “Qayğılı Künle” [Kaygılı
Günler] adlı iki hikâyesi o yıl askere alınması sebebiyle yayınlanamamıştır. Bu
hikâyeler ancak 1958 yılında yayınlanabilmiştir. Ömer Etez, II. Dünya Savaşı
sonrasında bütün halkıyla sürgüne gönderilmiştir. Sürgün hayatı sırasında
Kırgızistan’ın Kızıl-Kaya ilçesinde maden ocaklarına işçi olarak
çalışmıştır. Sürgünden döndükten sonra 1961 yılında “Tarda” [Vadide] adlı
romanını yayınlamıştır. Ömer Etez bu romanında Almanların Kuzey Kafkasya’yı
işgâl ettiği dönemi anlatmaktadır. Ömer Etez bunun dışında Puşkin, Lermontov ve
Ukraynalı şair Şevşenko’nun bazı eserlerini Karaçay-Malkar Türkçesine tercüme
ederek yayınlamıştır [Sozayev, 1982:188-233; Qaralanı-Borlaqlanı, 1990:115-132;
Töppelanı, 1995:176-184].
Sovyet
hükümetinin Mikoyan-Şahar [bugünkü Karaçayevski] şehrinde kurmuş olduğu İşçi
Üniversitesinde tahsil gören Tohtar Borlak [1914-1942] uzun yıllar “Qızıl Qaraçay”
[Kızıl Karaçay] gazetesinde çalışmıştır. 1935 yılından itibaren şiir ve
hikâyeler yazmaya başlayan Tohtar Borlak’ın “Nasıblı Caşlıq” [Şanslı
Gençlik] adlı ilk şiir kitabı 1939 yılında yayınlanmıştır. A. Puşkin, M.
Lermontov ve V. Mayakovski’nin bazı şiirlerini Karaçay-Malkar Türkçesine tercüme
etmiştir.
Tohtar
Borlak [1914-1942]
Tohtar
Borlak yazdığı şiirlerde genellikle komünizme övgü ve Sovyet rejimine bağlılık
ön plandadır. Meselâ “Lötçikni Cırı” [Pilotun Şarkısı] adlı şiirinde
Sovyet milleti ve vatanının kendi öz milleti ve vatanı olduğundan bahsetmekte ve
gerektiğinde onlar için canını feda edeceğini söylemektedir. Tohtar Borlak 1942
yılında Kızıl Ordu saflarında Almanlara karşı savaşırken cephede hayatını
kaybetmiştir [Aqbaylanı vd., 1965:257-262; Xubiylanı vd., 1976:56-58;
Qaralanı-Borlaqlanı, 1990:102-105].
Sovyet
dönemi Karaçay-Malkar şiirinin ilk temsilcilerinden biri olan Hazret Buday
[1915-1942] Türkiye’den gelerek Kafkasya’ya yerleşen bir hocanın Yukarı Baksan
köyünde açmış olduğu medresede Arapça ve İslâmi ilimler eğitimi almıştır. Bu
medrese 1925 yılında Sovyet hükümeti tarafından kapatılınca köyde yeni açılan
yedi yıllık Rus okuluna devam ederek ilk ve orta tahsilini burada tamamlamıştır. Daha
sonra 1931 yılında İssi-Suv [bugünkü Pyatigorski] şehrinde bir yıllık
Öğretmenlik kurslarına devam ederek buradan mezun olmuştur.
Öğretmenlik
eğitimi sırasında komünist ideolojiye intisap eden Hazret Buday memleketine
döndükten sonra Nalçik şehrinde bir süre bir matbaa işçiliği yapmıştır. Bunu
müteakip Komünist Partiye üye olmuş ve uzun yıllar bu partinin yayın organı olan
“Kommünizmge Col” [Komünizme Yol] ve “Leninçi Col” [Lenin Yolu] gazetelerinde
çalışmıştır. Hazret Buday 1942 yılında Çerek Bölgesi Komünist Partisi
Başkanlığı yaptığı sırada Alman askerleri tarafından öldürülmüştür.
Hazret
Buday [1915-1942]
Çocukluk
yıllarında bilhassa konuşma ve söz söyleme konusundaki kâbiliyetinden dolayı
arkadaşları tarafından “qıyama” [faik, olağanüstü] şeklinde anılan Hazret
Buday küçük yaşlarında iken şiir ve edebiyâtla ilgilenmeye başlamıştır.
“Qaraññıdan Carıqğa” [Karanlıktan Aydınlığa] adlı ilk şiiri 1933 yılında
ve “Stihle bla Cırla” [Şiirler ve Şarkılar] adlı ilk şiir kitabı 1936 yılında
yayınlanmıştır. Hazret Buday’ın 1936 yılında yayınlanan “Marawçunu Xaparı”
[Avcının Hikâyesi] adlı destan tarzındaki uzun şiiri büyük ilgi görmüştür.
Hazret Buday bu şiirinde yaşlı bir avcının ağzından Malkar Türklerinin Sovyet
rejimi öncesinde yaşadığı sıkıntıları dile getirmekte ve bunu müteakip Sovyet
rejimi sonrasında halkın aydınlığa kavuştuğunu anlatmaktadır [Sozayev,
1982:284-301; Töppelanı, 1995:192-201; Berberlanı, 2000:3].
Mikoyan-Şahar
[bugünkü Karaçayevski] şehrindeki İşçi Üniversitesinde sıkı bir komünist olarak
yetişen Muhammet
Orus
[1916-1942] uzun yıllar “Qızıl Qaraçay” gazetesinde çalışmıştır. “Caññı
Caşawğa” [Yeni Hayata Dair] adlı ilk şiiri 1935 yılında, “Cırla” [Şarkılar]
adlı ilk şiir kitabı da 1939 yılında yayınlanmıştır. Muhammet
Orus meşhur Rus şair ve yazarı A. Puşkin’in bütün eserlerini okumuş ve ondan çok
etkilenmiştir. Bu sebeple A. Puşkin’in birçok eserini Karaçay-Malkar Türkçesine
tercüme etmiştir.
Muhammet
Orus [1916-1942]
Muhammet
Orus daha çok Sovyet rejimini ve Kızıl Ordu’yu öven şiirleriyle tanınmıştır.
Meselâ “Qurç Qılıçım” [Çelik Kılıcım] ve “Toru Atım” [Doru Atım] adlı
şiirlerinde Sovyet rejiminin düşmanlarını çelik kılıcıyla öldürmekte, Karaçay
kolhozlarında yetiştirilen iyi cins doru atlarını kahraman Kızıl Ordu askerlerine
tahsis etmektedir. Bunun dışında Muhammet Orus’un kayda değer “Xurla Köl”
[Huriler Gölü] adlı bir şiiri vardır. Muhammet Orus bu şiirinde halk arasında
anlatılan bir efsaneyle bağlantılı olarak Sovyet rejimini ve kolhoz hayatını
anlatmaktadır. II. Dünya Savaşı arifesinde Kızıl Orduyu öven tarzda coşkulu
şiirler yazan Muhammet Orus’un kendisi de Kızıl Ordu saflarında Almanlara karşı
savaşırken 1942 yılında cephede hayatını kaybetmiştir [Aqbaylanı vd.,
1965:245-256; Qaralanı-Borlaqlanı, 1990:98-101].
Kaynak: http://www45.brinkster.com/karachaymalkar/sovyetdonemindekarachaymalkaredebiyati.08.htm |